.....

Masonlar Arasında Kardeşler Arası Ego ve Çıkar Kavgaları - 4

Print Friendly, PDF & Email

Makale Dizini

Nefsi Müdafaa, mason Haluk Akbaşlı yazı dizisinin devam:

 

7. Bölüm
“Ölümünüz için Dua ediyorum.” Bir Muh.'. Bedduası...

Üs A Muh.-.’in ofisine vardığımda, Pek Muh A Murat Çim yoktu henüz.
Saffet Oktay, öğle yemeği yiyip yemediğimi sorarken son derece samîmi ve sevecendi. Murat Çim Kai beklerken, birer çay söyleyerek havadan sudan bahsettik,. Birkaç dakîka sonra Pek Muha’in de katılımı ile konuşmaya başladık...
“Anlat bakalım...” dedi, Murat Çim Ka ...

İlk cümlelerim yaklaşık şöyleydi; “Buraya ne kendimi ve ne de başka birisini/birilerini savunmak için gelmedim. Sadece ne olduğunu, neden birdenbire böyle bir tavır içine girdiğinizi anlamak için buradayım...
Bunu söylemek bile yanlış ama sizi temin ederim ki ne siyah attım ne de benim duyduğum bir organizasyon var. Bu tamamen Orhan K. 'e öylesine koyulmuş kişisel tepkiler bence... ”
Daha da fazla bir şey konuşamadan Pek MuhaMurat Çim şunları söyledi;
"Lo;. 'laıın dönüm noktaları vardır. Gönül Lo. 'nrnda var böyle iki dönüm noktası... 22 Mart 2006 ise Özveri Lo. sının dönüm noktasıdır. İki skrüten için kıyaslı K. listesi yapıldı. Siyah atanlar ve atmayanlar belirlendi. Seninde içinde olduğun bu grup organize bir iş yaptınız. Sen kendin atmasan bile Taşaron kullandınız.
Eğer, sen ve Caner (Kayseri Mutfağı) isteseydiniz, siyah atanları engelleyebilirdiniz.
Sen onlarla bir olacak adam değilsin. Gitmeyeceksin Kayseri Mutfağı'na... Oturmayacaksın Yavuz'la, Caner'le...”
Dedim ki; “Murat Üs. 'ım... Ben kimin siyah attığını nereden bileyim? Kime nasıl müdahele etmemi istiyordunuz ki? Yavuz Böke, son K. sofrasında, masada yapayalnız oturdu. İçim acıdı. Bir dahaki K. sofrasında tabi ki yanında olacağım Onun. Ayrıca bu Yavuz Böke meselesi değil. Herhangi başka bir K. 'te sofrada yalnız kalsa Onunda yalnız kalması, bırakılması, diğer K. 'lerden ötelenmesi doğru değil...
Ayrıca benim kimlerle nerede nasıl görüşeceğime, K. sofrasında kimlerle nasıl
oturacağıma nasıl karar veriyorsunuz?”
Murat Çim Ka, bilinen hitâbet kabiliyeti ile, hançeresini zorlayan bir yanıt verdi bana... “Yok K. 'im, yok... Erdoğan Baydar, Caner Altınyay, Yavuz Böke, Süleyman Özseyhan ve sen... Artık bizim için yoksunuz... (Önündeki masaya vurarak...) Bu tahta neyse artık bizim için osunuz. Odunsunuz. Musa'dan bile daha değersizsiniz benim için. (Musa bey, HKMBL.İzmir şube restaurant işletmecisi.) Tanımayız sizi... Biz kimseye git demiyoruz ama artık size ikbâl yok burada... Kalsanız bile konuşturulmayacaksınız Lo. 'da...
Ben yeşili giymişim K. 'im, en son ben konuşurum. Ne Muh. dinlerim ne başkasını... Karşınızdayım artık. Bu regalya bende oldukça size söz hakkı yok artık burada.”
Çok, çok şaşırmıştım. Bu beş Odun Ka’in içinde Ön aÜsaMuha’in adının olması çok garipti gerçekten.
Ayrıca “Biz kimseye git demiyoruz.” deniyordu ama bu konuşmadan birkaç gün önce Gönül Muh aLoa’sının Ka sofrasında siyah attığını düşündüğü Yavuz Böke Ka’i yanından küfürle kovalayan ÜsaMuha Saffet Oktay ve tuvalette “Gideceksin bu Lo. 'dan. Seni istemiyorum burada...” diyen bir Pek Muha’di bunları söyleyenler... Bende dahil en az 8 - 10 Ka duymuş ve görmüştük olanları...

Sonra Üs.-. Muh.-.aldı sözü... Kelimeler daha da ağırlaşmıştı...
“Gidiyorsunuz mutfak Lo.-.srna, (kastedilen yer Kayseri Mutfağı...) Orada kendinize “BİZ” diyorsunuz ve benim koltuğumun altından kum çekiyorsunuz. Oysa ben, Gönül Lo. 'mda yaşlı Üs. ’ları gördüğüm gibi, burada yaşlanmayı, yaşlandığımda, genç K. ’lerin beni evimden alıp buraya getirmelerini, saygı görmeyi bekliyordum. Bitirdiniz beni, koltuğumun altından kumları çeke çeke...”
“Sizler bizim için meftâsınız artık... Sizler yeminlerinizin arkasında durmadınız. Benim uykularım kaçıyor... Yemek yiyemiyorum. Siyah atan hâinler, yataklarında osura osura uyurken, ben sabah ezanlarında dua ediyorum. Ama Beddua ediyorum... Benden önce ölsünler diye... Tövbe tövbe...”
“Bir de baş papazınız var sizin; Ön. Üs. Muh Bütün bunları O kuruyor...”
Söylenenlere , ifadelere, düşünce tarzına şaşırmış, konuşamaz olmuştum.
Özellikle, Saffet Oktay’ın kısa süredeki ruh hâli değişimi inanılır gibi değildi.
Pek Muh.’in gelmesinden önce son derece iyiniyetli görünen Muh.Saffet Oktay, Çim K.’in galeyana getiren konuşmasını müteakîben, K.’lerinin ölümü için dua edebilen bir kişiliğe dönüşüyordu.
“Peki.” diyebildim yalnızca. Kalktım, iyi günler dileyerek ayrılırken, Murat Çim, başıyla güle güle anlamında bir hareket yaptı, sâdece.
Ve Saffet Oktay, ilk kez gittiğim yazıhanesinin ana kapısında, kendisine “Allahaısmarladık” demek için uzattığım elimi görmezden gelerek, kapıyı yüzüme kapatırken; “Git, Hâinlere de selâm söyle...” dedi.
(Detay: 2006 Nisan’ında gerçekleşen bu görüşme sonrasında, 16/ Nisan/2007 tarihinde çalışmamızı müteakkip K/ soframızda aldığım söz dışında -ki detaylarını 12. Bölümde bulacaksınız.- her iki Üs/. ile, ne Lo/ ’da ve ne de herhangi bir yemekte, veyahut birebir hiçbir görüşmem olmamıştır.)