.....

Selim Erdoğan, 18 Mayıs 1919'dan Daha Karanlık Bir Gün Yoktu! Türk'ün Son Anda Silkinip Ayağa Kalkma Huyu Vardır!

Image

Zaferin Rengi - Bir Filim Eleştirisi, Fazlı Köksal

İsrail Devletinin "Gazze 'de Filistin Soykırımına" bir de bu gözle bakalım;

"Kudüs’te Yahudi İsyanı ve Yahudiler"

This image for Image Layouts addon


Kudüs’te Yahudi İsyanı ve Yahudiler

Hatice P. Erdemir*

Halil Erdemir**

Özet Roma’nın Akdeniz’i ve çevresini hâkimiyetine alması Yahudilerle de karşılaşmasına neden olmuştur. Roma’nın Kudüs ve Diaspora Yahudilerine yönelik siyaseti gereğince, Kudüs’teki Tapınak ve Yahudiler koruma altına alınmıştır. Roma’nın bu siyasetine rağmen, Yahudiler dinî, siyasî ve ekonomik sebeplerle Kudüs’te Roma yönetimine karşı büyük bir ayaklanma çıkarmışlardır. Kudüs gibi küçük bir vassal Şehir Devleti’nin, Roma kadar büyük ve güçlü bir Devlete karşı giriştiği isyan 66 yılında başlamış ve 70’te, Kudüs’ün harabeye dönmesi ve Tapınağın yıkılmasıyla sonuçlanmıştır. Bu isyan ilk sonuçları itibariyle çok sayıda Yahudi’nin ölümüne sebep olmasına karşın diğer yönüyle, Yahudiler arasında dinî ve kültürel bilincin yeniden canlanmasını sağlamıştır. Bu çalışma, Kudüs’teki Yahudi isyanı ve takip eden olaylar çerçevesinde göç olgusu ve azınlık olarak Diaspora kültürü çerçevesinde Yahudilik konusunu incelemektedir.

Makalenin tamamı

Tarih Vakfının Etnik Irkçılığı, Aras Bulut, Yeniçağ

Arslan Bulut yazızı:

30 Ağustos 2007

Tarih Vakfı adına bazı akademisyenler, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nu tarihçi olmanın sorumluluğu ile hareket etmeye davet etti!
Tarih Vakfı, Halaçoğlu’nun bugün kendisini Kürt bilen bazı aşiretlerin 16’ncı yüzyıl  vergi kayıtlarında Türkmen aşiretleri olarak geçtiğini ortaya çıkarmasını çok üzülmüş görünüyor!
Öyle ki, “Kimlikler tarih içinde değişir, dönüşür, farklılaşır. O nedenle bazı Kürt aşiretlerinin uzak geçmişte Türkmen kütlesi içinde gözükmesinin, kimlik bakımından bir anlamı yoktur” diyebildiler!
Anlamı yoksa niye feryat ediyorlar? 
Gerekçe olarak da “Eğer bu tutumu esas alırsak, bugün kendisine ’Türk’diyen yüzbinlerce insanın üç-dört kuşak öncesinde kendisini başka etnik kimliklerle tanımlayan kişiler olduğu dikkate alınırsa, onların eski mensubiyetlerini esas alan çeşitli milliyetçiliklerin de onları ’geri çağırmasını’doğal karşılamak gerekir” görüşünü ileri sürüyorlar ve Halaçoğlu’nun yaklaşımını Todor Jivkov’un Bulgarlaştırma operasyonuna benzetiyorlar!
Ermenilerle ilgili değerlendirmelerini de ırkçılıkla suçluyorlar!

* * *

Peki, Tarih Vakfı’nın, Rockefeller Vakfı’ndan aldığı para ile tarihle ilgisiz gençlerden 10 pilot bölgede “Yerel Tarih Grupları” oluşturması, tarihçilik midir, istihbarat operasyonu mudur?
Türk vatandaşlarından oluşan grupların, pilot bölgelerde, öncelikle etnik grupları, Ermeni ve Rumlara ait eski mezarlıklar ve gayrımenkullerin bugünkü tapu durumunu araştırması tarihçilik midir?
İstanbul, Ankara, Konya, Mersin, Bursa, Gaziantep, Mardin, Çanakkale, Antakya, Trabzon, Ünye gibi yerleşim merkezlerinde tarihle hiçbir ilgisi olmayan gençleri bir araya getirip sözde tarih araştırması yaptırmak ve “Araştırmaların görsel malzemesini üretirken, mekanların ve insanların ele alınışında otantik olanı tespit etme anlayışı yerine, yerel dokunun ve insani dokunun karmaşık çeşitliliğini kaydetmek gerekir” talimatı vermek, tarihçilik midir?
Dr. Akşin Somel’in, araştırma yapılırken, devlet kaynaklarına ve ulusal basın-yayına itibar edilmemesini istemesi., tarihçilik midir?
Yine Akşin Somel’in “Geleneksel bir muhaceret ülkesi olan Türkiye’de kökenleri Balkanlara, Rusya’ya veya Kafkasya’ya dayalı olan pek çok ailenin günümüz genç kuşak torunları, cedlerinin muhaceret öyküsünü, Anadolu’ya gelişleri sürecini, iskân edildikleri yerlere uyum sağlama problemlerini ve beraberlerinde Türkiye’ye getirdikleri kültürel zenginlikleri toplumsal ve yerel tarih araştırması konusu yapabilirler” önermesi ne demek oluyor?
Biz projeyi öğrendiğimizde “Yerel Tarih Grupları’ndan istenen bilgiler bir araya getirildiğinde Türkiye hakkında mükemmel bir istihbarat raporu ortaya çıkmış olacak! Üstelik, bir sürü istihbarat görevlisi ve daha fazla masraf yerine, tarihten anlamayan bir gönüllüler ordusu tarafından derlenmiş bir rapor” demiştik.

* * *

Tarih Vakfı’nın Mersin yerel tarih grubundan Resul Yiğit, grup toplantısında Mersin Halkevi’nin kuruluşundan bahsediyor ve şöyle diyor:
“Eski Rum Kilise’sinin salonu onarılarak müsamere ve konferans salonu haline getirildi.”
Bu da tarihçilik mi oluyor?
Çanakkale grubunun dosyasında faaliyetler özetleniyor:“Tapu Araştırmaları Grubu: Üniversiteden bir grup arkadaş yapıların tapu kayıtlarına ulaşmaya çalıştı.”
Tapu araştırması yapmak, tarihçilik mi
oluyor?
Kendileri Rokefeller Vakfı adına, Türkiye’nin yakın  geçmişteki etnik haritasını çıkarırken ırkçılık yapmış olmuyorlar ama Yusuf Halaçoğlu, 16 yüzyıl vergi kayıtlarına göre kimin hangi aşiretten geldiğini ortaya çıkarınca ırkçı oluyor öyle mi?
Etnik ırkçılık, Tarih Vakfı’nın işidir; Türk Tarih Kurumu ise Türk Milleti’nin tarihini araştırmaktadır!

(https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tarih-vakfinin-etnik-irkciligi-501yy.htm)

Kaynak Yeniçağ: Tarih Vakfının etnik ırkçılığı! - Arslan BULUT