.....

Mason Haluk Akbaşlı'ya Yanıtım - 12.10.2021

Print Friendly, PDF & Email

Bay mason Haluk Akbaşlı, 

"Nefsi Müdafaa" yazı dizinde kardeş dediğin kişiler hakkında demediğin kalmadı, mason üstadının ölümünün ardından yayınladığın yazında, ölmüş üstadının ardından bile kötü laflar söylemeye devam ettin.  Ben de ölen er kişinin ardından söylediklerini aldım yayınladım. Öyle ya sanal ortamda paylaştığına göre bu yazının, çok kişiye erişmesini istersin, öyle değil mi?   

Paylaşımını yaygınlaştırırken, içeriğini Türk töresi ve en temel insanlık davranışı açısından eleştirdim.

Sen de www.huroltasdelen.com 'daki paylaşımımı okumuşsun, Facebook hesabından, ergen sözcük oyunları ile  gönderme yapmışsın. Şimdi söylediklerine tek tek yanıt vereceğim.

Önce yayınladığım, kardeşin, üstadının ardından yazdığın şık olmayan yazını ve benim eleştirimi anımsayalım:

"Ölüm Duyurusu 10/19 Bu çalışmamı pazartesi günü yayınlamayı planlamıştım. Nedensiz biçimde, sürekli erteledim ve Salı günü öğlene doğru ancak yayınlayabildim. Yazıyı yayınlamamdan kısa bir zaman önce mason Avukat Saffet Oktay yaşama gözlerini yummuş. İlginç bir rastlantı. Mason Haluk Akbaşlı, bir edebi eser gibi bölümler halinde yazıp, çevresine dağıttığı bu yazıda eleştirdiği mason Saffet Oktay'ın ölümü üzerine Facebook hesabından garip bir yazı kaleme almış. Kültürümüzde, bir kişi ölünce, tüm kişisel sorunlar, çatışmalar biter; yerine ölen için, iyi dilekler paylaşılır. Mason Haluk Akbaşlı öyle yapmadı, çok garip adeta bir hesaplaşma duygusu içinde bir mesaj yayınladı:

 

HA SO

 

Yazısının sonunda, ölmüş bir insanın ileride olabilecek bir eylemi hakkında karar verip, kendi uygun gördüğü davranışa göre de acaip biçimde eleştiriyor ve "Neydi bu tuhaf nefret" diye soruyor. Aslında soru kendisine..."

Bu yazıma karşılık Facebook duvarında yayınladığın paylaşım: 

"Facebook arkadaşlarım arasında allı turna denilen ve "Flamingo" kod adlı bir casusun, özel sayfamda yazdıklarımı, kendisini hiç tanımadığım "kerameti kendinden menkul bir taş delicisi deliye" ilettiğini farkettim...
Devam et Şerefsiz Flamingo...
Boynun uzun olunca, midenle beynin arasındaki mesafe de çok oluyor tabi.
Ettiğin yeminin anlamını hazmetmen bu yüzden zor.
İkiniz iyi anlaşırsınız.
Bunu da ilet o deliye..."

Kısacık bir mesaj içinde bu kadar sövme ve yalanı nasıl yazabildin, hayret doğrusu. Siz masonlar sıkışınca neden böyle sövmeye başlarsınız hemen?

"Nefsi Müdafaa" yazınla ortalığı batırdın, kardeşlik anlayışını ve kardeşlerinin ilişkilerini ortalığa saçtın, şimdi de sıvamaya çalışıyorsun...

Öncelikle beni tanımana gelelim...

HKEMBL üyesi masonların yazışma grubu Ham Taş'da yazdıkların nedeniyle, grubun patronu Yaşat İnan seni Ham - Taş'tan attığında, seni arayanlardan biri bendim. Sonra defalarca telefonla konuştuk. Yaşat İnan'ı bu tavrından ötürü eleştirdik. Bana ilgilendiğim için teşekkürler ettin. O dönemde aramızdaki telefon görüşmelerinin kaydını operatörden kolaylıkla çıkartabilirim, biliyorsun değil mi? Bunları unuttun mu yoksa? 

Sonra sen kanka kardeşlerin ile yeni bir grup kurmaya karar verdiniz ve beni da kurucu olarak katılmam için çağırdınız. Ben kabul etmeyince bir çok e-posta atarak bana baskı yaptın, ben katılmamakta kararlı durunca, öfke ve nefret kustun. Yazışmayı da teke tek değil, en az 15 mason kardeşinin önünde yapmıştık. Beni tanımadığın yalanını söylerken benden utanmadın ama hadi o yazışmada olanlardan da utanmadın mı? Yoksa nasılsa onlar samimi kardeşlerin, seni ayıplamazlar diye mi düşündün?

İyi arşivci olduğunu biliyorum;  "haklısın söz uçar yazı kalır".  Belgeliğinde (arşivinde) o  yazışmalar duruyordur, eminim. Bir bak istersen. Yazışmaları saklamakta ben de fena değilimdir hani. Belgeliğinde bulamadıysan ben sana kopyalarını sanal ortamımda iletebilirim, herkesin önünde.

Dahası Facebook da kurduğunuz "gizli" özellikli Kardeş Sofrası grubunuzda, ben Ahmet Kaya'nın, Hasan Hüseyin ozan ustamın şiiri üzerine yaptığı "Kadınlar" şarkısını paylaşınca; bence aklının gözleri hasta ama mesleken göz doktoru mason Ahmet .... (soy ismini de veririm istersen) tepki gösterip, kaldırılmasını istediğinde; telefonla sana sormuştum. Sen tatildeydin, hani yazışmaları göremiyordun. Benim; "isterseniz kaldırırım, sorun yok" önerime sen; "Benim için Motzart neyse Ahmet Kaya da odur, ne demek kaldırmak?" demiştin. Ama sonra gelen eleştiriler, tartışmalar sonunda paylaşımımı kaldırdınız. O tartışmalar içinde mason biraderin Mustafa Kemal Özbaylı ateşli söylemi ile yer almıştı... 

Ben de kendi hesabımı grup içinde görünmez kılınca, sonrasında sen, kankan biraderlerin bana e-postalar göndermediniz mi? O tartışmalar da yazılı yapıldı, biliyorsun değil mi?

HA uclu

Facebook paylaşımlarından: Soldan sağa Emrah Arıöz, Mustafa Kemal Özbay, Haluk Akbaşlı

İşin en komik tarafı, senin için acıklısı ise yayınladığım "Nefsi Müdafaa" yazılarını çevrende herkese sen dağıttın.  

Yukarıdaki Facebook mesajında "casus Flamingo" dediğin, dikkat et kendin çıkıyorsun. Kendi mahrem yazılarını sağa sola gönderip, sonra tanımıyorum diyen sen. Dikkat et, Facebook yazılarını da bana sen göndermiş olmayasın. Ben öyle düşünmüyorum ama...

Şeref, onur, haysiyet gibi sözcükleri başkalarına karşı hakaret olarak kolaylıkla kullananlar, aslında bu erdemlerden en çok nasipsiz olanlardır. Bunu bilmiyordun değil mi? Ben sana söylemiş olayım, öyle ulu orta insanların kimliklerine sövme. 

Flamingo yaşam koşullarına ve ortamına göre uzun boyunludur. Bir canlının fiziksel boyutları ile alay etmek, kendi karanlık dünyasındaki yoksunluklara kılıf hazırlamak, tam bir ilkelliktir.  

Facebook paylaşımlarını bana ilettiğini düşündüğün Facebook arkadaşına ve haliyle bana ne diyorsun;

"Ettiğin yeminin anlamını hazmetmen bu yüzden zor."

Benim soy ismimi de "Taşdelen" den "Taş delicisi"ne dönüştürerek. Bu sözcük oyununu bulman için çok uğraştın mı? Korkma, böyle sözcük oyunlarına gerek yok. Yiğit kişi sözünü gizlemez, sakınmaz. Benden örnek al biraz. 

Sıkışınca senin türünden masonlar hemen yemini hatırlatırsınız. Paylaştığım ve paylaşmakta olduğum senin yazının bizzatihi kendisi senin anlayşına göre mason yeminini ayaklar altına alıyorsun . İçinde söylediklerin, biraderlerine hakaretlerin, senin localardaki eylemlerin... Ölmüş biraderine karşı yeminin gereklerini hatırlamayan, bırak siz masonların çakma yemininizi, Türk töresini, insan olmanın erdemlerini bile uymayan davranışına ne demeli?

Sahiplendiğiniz mason yeminini paspas etmiş, üstünde tepinen masonların, başkalarına yemin anımsatmaları ne kadar ironik bir durumdur!

Benim gibi, emperyalist üstadlarının, Türk Ulus Kimliğine karşı hazırlanmış o çakma sözlerini ciddiye almayan; tek yemin olarak milletine, vatanına bağlılık yeminini kabul eden bizlerin; senin kirli ayaklarınla çiğnediğin çakma yemini ciddiye almamızı bekliyorsun! Sence mantık, tutarlılık hatta azıcık samimiyet var mı bu beklentinde? 

Ufacık bir yazıda hedefindeki kişilere; "şerefsiz", "deli", "yemin sindirmek" ... küfürlerini ediyorsun ya; kardeşlerine emanetimdir diye yolladığın "Nefsi Müdafaa" yazısı hakkında, bu yazdıklarını okuyan kişiler ne düşünüyorlar, ne yorumlar yapıyorlar acaba? Orada söz ettiğin mason biraderlerin neler söylüyorlar, merak ediyor musun? Ben merak etmekle birlikte öngörebiliyorum...

HKEMBL baş masonu / büyük üstad Bülent Akkan disiplin kurullarını kullanarak, Ham Taş patronu mason Yaşat İnan'ı süresiz olarak Büyük Locadan attı. Bu durumda sormak isterim, Facebook 'da gizli özellikli Kardeş Sofrası grubunuzun siz değerli patronlarına ne ceza verdi acaba? Benim bildiğim hiç... Yanlışsam bir mason beni düzeltsin lütfen. Peki sizin ayrıcalığınız ne? Gariban Yaşat İnan'ı masonluktan çıkarırken, sizlerin özelliğiniz ayrıcalığınız ne?

Şimdilik bu kadar...

Ankara, 12.10.2021   

 

 

Hürol Taşdelen 

 

 

Anımsatma alt notu

Anımsayalım, kişi masonluğa bir locada girer. Masonlar buna tekris diyorlar, Türkçesi işe eriştirilme. Genellikle mason birader locasında kalır, yükselir, loca yönetiminde yer alır ve en üst görev loca başı (Üstadı Muhterem) olabilir. Bazı masonlar loca yönetiminde yer almazlar, yalnızca Üstad olarak gelip giderler.

Bazı masonlar da localarından istifa ederek ayrılırlar, başka locaya geçerler ya da yeni bir loca kuruluşuna katılırlar. Loca değiştirenler, şehir değiştirme gibi nedenlerle değilse eğer, iki nedenle locadan ayrılırlar; locada geçim sorunu vardır, etkin gruplarla anlaşamamaktadır loca değiştirir. Buna masonların dilinde başka locaya "tebenni etmek" denir, Türkçesi katılmak.

Bir diğer durumda  masonun loca başı olma hırsları vardır bulunduğu locada ama egemen arkadaş kliği ile anlaşamamaktadır, bulunduğu locada loca başı olamayacaktır. O zaman kendi gibi bir grup masonla bir araya gelir ve loca kurarlar. Loca kurmak aynı zamanda maliyetli bir iştir. Şu sıralar loca kuruluşu için kurucuların Büyük Locaya 70.000 TL ödemeleri gerekmekte. Kaç kurucu varsa, bu rakamı kurucu sayısına bölerler ve herkes elleri cebe atar kendisine düşen hisseyi öder. Sonra da locanın sahibi biziz diye dolaşırlar. Kendi aralarındaki anlaşmaya göre sırayla loca başı olurlar. 

Mason Haluk Akbaşlı belli ki bulunduğu locadaki husursuzluklar, loca başı olmak hırsları nedeniyle yanılmıyorsam 3 ya da 4 loca değiştirmiş! Bu masonların loca istatistiklerine bakılırsa yüksek bir rakam.